-
1 etmek yapmak
-
2 merak
merak s\merak etmek neugierig sein\meraktan aus Neugier(de)\merakını doyurmak seine Neugier befriedigenbir şeye \merakı olmak eine Vorliebe für etw habenbir şeyi \merakla yapmak etw mit Vorliebe tun\merak etme! keine Sorge!\merak etmek sich Sorgen machen -
3 el
el s1. 1) Hand f\el \ele Hand in Hand\el çırpmak in die Hände klatschenbir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellenbir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen\elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerbenbirini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnenbir şeyi \elde tutmak etw besitzen\elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben\elden çıkmak abhandenkommenbir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandelnbirini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten\elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür\elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen\elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun\elinden gelmek können\elinden gelmemek nicht anders können\elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!\elinden iyi iş gelmek geschickt seinbir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmenbirinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen könnenbir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein\elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händenbirinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw\elini ayağını öpeyim ich flehe dich anbirine \elini uzatmak jdm die Hand reichenbir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die anderebirinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Handçek \elini! Hände weg!sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand\elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbarbu \el das liegt auf der Hand\elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben\elinden gelmek können\elinden gelmemek nicht anders können3) ( iskambilde)iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben2. s\el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein\el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken -
4 sırf
bloß, nur\sırf meraktan aus bloßer Neugierbir şeyi \sırf hatır için yapmak etw aus reiner Gefälligkeit tunbir şeyi \sırf kötülük etmek için yapmak etw aus lauter Bosheit tun -
5 kılmak
vtbir kimseyi mutlu \kılmak jdn glücklich machenbir şeyi şart \kılmak etw zur Bedingung machen2) bir şeyi hükümsüz \kılmak etw für ungültig erklärennamaz \kılmak das Gebet verrichten -
6 aşılamak
-
7 kötülük
Boshaftigkeit f\kötülük görmek Böses erfahrenbir şeyi sırf \kötülük etmek için yapmak etw aus lauter Bosheit tun -
8 telmih
telmih sAnspielung f, Andeutung fbir şeyi \telmih etmek etw andeuten, auf etw anspielenbirine \telmih yapmak jdm Anspielungen machen
См. также в других словарях:
yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
abone etmek (veya yapmak) — bir şeyi belli bir süre için almasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başına dert etmek (veya açmak) — bir şeyi üzüntü konusu yapmak Giderayak başımıza yeni bir dert açmayasın! A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
leke etmek (veya yapmak) — (bir şeyi) lekelemek Çocuk giysisini leke etmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük
öncelemek — i 1) Bir şeyi önceden yapmak, geri bırakmamak, öne almak, takdim etmek 2) Tanıtmak, yönlendirmek amacıyla överek öne çıkarmak, lanse etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
özen göstermek — bir şeyi özenerek elden geldiğince iyi olmasına gayret ederek yapmak, itina etmek Çay bitmesin diye yudum yudum içmeye büyük özen gösterirler. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
İFTİAL — Bir şeyi iş edinmek. Kendiliğinden yapmak. * Arabçada beş harfli fiilin birinci babı. * Yalan düzmek, iftira etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağlamak — i, e 1) Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak Gemiyi iskeleye bağlamak. 2) Düğümlemek İpi ipe bağlamak. 3) i Yara ilaç koyup bezle sarmak Yarayı bağlamak. 4) i Denk yapmak, paket yapmak Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. 5) nsz Oluşmak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük