Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

(bir şeyi etmek yapmak)

  • 1 etmek yapmak

    1) шIэн/ щIэн (ешIэ/ ещIэ)
    2) (bir şeyi etmek yapmak) шIын/щIын (ешIы/ ещI)

    Турецко-адыгский словарь > etmek yapmak

  • 2 merak

    merak s
    1) ( anlamak, öğrenmek isteği) Neugier(de) f, Wissbegier(de) f
    \merak etmek neugierig sein
    \meraktan aus Neugier(de)
    \merakını doyurmak seine Neugier befriedigen
    2) ( yapmak, uğraşmak isteği) Interesse nt
    3) ( heves, düşkünlük) Interesse nt, Vorliebe f
    bir şeye \merakı olmak eine Vorliebe für etw haben
    bir şeyi \merakla yapmak etw mit Vorliebe tun
    4) ( kaygı, tasa) Sorge f
    \merak etme! keine Sorge!
    \merak etmek sich Sorgen machen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > merak

  • 3 el

    el s
    1. 1) Hand f
    \el \ele Hand in Hand
    \el çırpmak in die Hände klatschen
    bir şeye \el koymak etw beschlagnahmen [o einziehen], etw sicherstellen
    bir şeyi \el altından satmak etw unter der Hand verkaufen
    \elde etmek ( bir şeyi) erlangen/erreichen/bekommen; ( bir kimseyi) (für sich) gewinnen, erobern; ( kendi hizmetine almak) abwerben
    birini bir şey için \elde etmek jdn für etw gewinnen
    bir şeyi \elde tutmak etw besitzen
    \elden ağıza yaşamak von der Hand in den Mund leben
    \elden çıkmak abhandenkommen
    bir şeyi \ele almak ( fig) etw in die Hand nehmen, etw anpacken, etw ergreifen; ( konuyu, sorunu) behandeln
    birini/kendini \ele vermek jdn/sich verraten
    \eli ayağı yatağa bağlı olmak ( fig) o ( fam) ans Bett gefesselt sein
    \eli dar(da) olmak ( fam) knapp bei Kasse sein
    \elim kolum bağlı ( fig) o ( fam) mir sind die Hände gebunden
    \elimde değil es liegt nicht in meiner Hand, ich kann nichts dafür
    \elinde olmak/olmamak etwas/nichts dafürkönnen
    \elinden geleni yapmak sein Bestes [o Bestmögliches] tun, sein Äußerstes tun, alles Menschenmögliche tun
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    \elinden gelmiyormuş gibi yapma! stell dich nicht so ungeschickt an!
    \elinden iyi iş gelmek geschickt sein
    bir şeyi \eline almak etw in [o auf] die Hand nehmen
    birinin \eline su dökemez olmak ( fig) jdm nicht das Wasser reichen können
    bir şeyde \elini çabuk tutmak ( fam) mit etw schnell bei der Hand sein
    \elini kolunu sallaya sallaya mit leeren Händen
    birinin \elini sıkmak jdm die Hand schütteln [o drücken]
    bir şeyden \elini ayağını çekmek sich zurückziehen von etw
    \elini ayağını öpeyim ich flehe dich an
    birine \elini uzatmak jdm die Hand reichen
    bir \el bir \eli yıkar, iki \el bir yüzü yıkar ( prov) eine Hand wäscht die andere
    birinci/ikinci \elden aus erster/zweiter Hand
    çek \elini! Hände weg!
    sol/sağ \el(de) linke(r) /rechte(r) Hand
    \elle tutulur gözle görülür greifbar, handgreiflich; ( çok belirgin) deutlich erkennbar
    bu \el das liegt auf der Hand
    2) ( güç) Macht f
    \elinden geleni yapmak alles tun, was in seiner Macht steht, sein Bestes geben
    \elinden gelmek können
    \elinden gelmemek nicht anders können
    3) ( iskambilde)
    iyi bir \eli olmak ein gutes Blatt (auf der Hand) haben
    2. s
    1) ( yabancı) Fremde(r) f(m)
    \el için çukur [o kuyu] kazan, kendisi içine düşer ( prov) wer andern eine Grube gräbt, fällt selbst hinein
    \el kazanıyla aş kaynatmak ( fig) sich mit fremden Federn schmücken
    2) ( ülke) Land nt; ( yurt) Heimat f
    3) ( halk) Volk nt
    4) ( reg) ( aşiret) Volksstamm m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > el

  • 4 sırf

    bloß, nur
    \sırf meraktan aus bloßer Neugier
    bir şeyi \sırf hatır için yapmak etw aus reiner Gefälligkeit tun
    bir şeyi \sırf kötülük etmek için yapmak etw aus lauter Bosheit tun

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > sırf

  • 5 kılmak

    kılmak <- ar>
    vt
    1) ( etmek, yapmak) tun, machen
    bir kimseyi mutlu \kılmak jdn glücklich machen
    bir şeyi şart \kılmak etw zur Bedingung machen
    2) bir şeyi hükümsüz \kılmak etw für ungültig erklären
    namaz \kılmak das Gebet verrichten

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kılmak

  • 6 aşılamak

    vt
    1) med ( aşı yapmak) impfen
    2) med ( başkasına hastalık geçirmek) anstecken, infizieren
    3) inform ( virüs) infizieren
    4) bot pfropfen
    5) agr ( yabani ağaç) veredeln
    6) ( fig) o ( fam) einimpfen, indoktrinieren; ( telkin etmek) suggerieren
    birine bir şeyi \aşılamak jdm etw einimpfen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > aşılamak

  • 7 kötülük

    Boshaftigkeit f
    \kötülük görmek Böses erfahren
    bir şeyi sırf \kötülük etmek için yapmak etw aus lauter Bosheit tun

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > kötülük

  • 8 telmih

    telmih s
    Anspielung f, Andeutung f
    bir şeyi \telmih etmek etw andeuten, auf etw anspielen
    birine \telmih yapmak jdm Anspielungen machen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > telmih

См. также в других словарях:

  • yapmak — i, ar 1) Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır. Ç. Altan 2) nsz Olmasına yol açmak Durgun sular sıtma yapar. 3) nsz Yol almak 4) Onarmak, tamir etmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • abone etmek (veya yapmak) — bir şeyi belli bir süre için almasını sağlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başına dert etmek (veya açmak) — bir şeyi üzüntü konusu yapmak Giderayak başımıza yeni bir dert açmayasın! A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • leke etmek (veya yapmak) — (bir şeyi) lekelemek Çocuk giysisini leke etmiş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öncelemek — i 1) Bir şeyi önceden yapmak, geri bırakmamak, öne almak, takdim etmek 2) Tanıtmak, yönlendirmek amacıyla överek öne çıkarmak, lanse etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • özen göstermek — bir şeyi özenerek elden geldiğince iyi olmasına gayret ederek yapmak, itina etmek Çay bitmesin diye yudum yudum içmeye büyük özen gösterirler. S. Birsel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İFTİAL — Bir şeyi iş edinmek. Kendiliğinden yapmak. * Arabçada beş harfli fiilin birinci babı. * Yalan düzmek, iftira etmek …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bağlamak — i, e 1) Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak Gemiyi iskeleye bağlamak. 2) Düğümlemek İpi ipe bağlamak. 3) i Yara ilaç koyup bezle sarmak Yarayı bağlamak. 4) i Denk yapmak, paket yapmak Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. 5) nsz Oluşmak,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»